Cömertliği ve Misafirperverliği
Allah
Resûlü, son derece cömertti. O, insanların en cömerdi ve en iyilikseveri idi.
Efendimiz, cömertlikte zirve olmuş, cimrilik vasfıyla ise hiçbir zaman
vasıflanmamıştır. Kur’ân-ı Kerim’de Yüce Rabbimizin وَاٰتِ ذَا
الْقُرْبٰى حَقَّهُ وَالْمِسْكٖينَ وَابْنَ السَّبٖيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذٖيرًا “Akrabaya,
yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma” [1]emri doğrultusunda elinde
bulundurduğu her türlü imkânı olmayanlarla paylaşmış ve asla cimrilerden
olmamıştır. Kendisinden bir şey isteyeni asla boş çevirmezdi. Bu konuda Sevgili
Peygamberimizin hayatında birçok örnek bulunmaktadır. Sehl b. Sa’d es-Sâidî
anlatıyor:
©
“Bir
kadın Resûlullah’a bir hırka getirmişti. Allah Resûlü, ‘Bu kadifeden hırka da
nedir?’ diye sordu. Kadın: ‘Ya Resûlallah! Sizin giymeniz için onu kendi
ellerimle dokudum buyurun.’ dedi. Esasen Resûlullah Efendimizin böyle bir
hırkaya ihtiyacı da vardı, onu aldı. Ardından o hırkayı giyinmiş olarak namaz
kılmak için mescide çıktı. Adamın biri ‘ Yâ Resûlallah! Bu giymiş olduğunuz
hırka ne kadar da güzel!’ diye seslendi. Allah Resûlü; ‘Evet öyledir.’ buyurdu.
Odasına girdiğinde hırkayı katlayıp o adama gönderdi. Orada bulunan insanlar
adama çıkışarak, ‘Vallahi, sen iyi bir şey yapmadın. Resûlullah’ın bu hırkaya
ihtiyacı vardı. Allah Resûlü’nün kendisinden bir şey isteyen kişiyi boş
çevirmediğini sen de biliyorsun.’ dediler. Bunun üzerine adam şöyle dedi:
‘Allah’a yemin olsun ki, ben bunu sadece giymek için almadım, kefenim olsun
diye aldım.’ Sehl diyor ki: ‘ O zat öldüğü gün, o elbise kendisine kefen
olmuştu.” [2]
©
Arkadaşlarından
biri evlenmektedir. Fakat adet olan düğün yemeğinde ikram edebileceği hiçbir
şeyi yoktur. Durumu haber alan Peygamberimiz evindeki unun tamamını ona hediye
eder. Kendi evinde hiç yiyecek kalmaz.[3]
©
Resûl-i
Ekrem Efendimiz fazladan bir malı elinde bulundurmayı istemez, ihtiyacından
fazlasını hemen tasadduk ederdi. Nitekim bunu bize bildiren Hz. Ömer, bir gün
oğlunun yanına girmiş ve sofrasına oturmuştu. Yemeğe, etin yağına ilâveten
farklı bir yağ daha katıldığını hissedince;مَا اجْتَمَعَا
عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَطُّ , إِلَّا أَكَلَ
أَحَدَهُمَا , وَتَصَدَّقَ بِالْآخَرِ “Bu
iki şey, Resûlullah’ın sofrasında asla bir araya gelmezdi. Efendimiz birini
yerse diğerini tasadduk ederdi.” demiş
ve yemeği yememiştir. [4]
Allah
Resûlü aynı zamanda çok misafirperverdi. Risâletten önce de misafirperver ve
cömert bir insan olduğu bilinmektedir. Kimse yanından eli boş ayrılmamıştı.
Fakir, muhtaç, dul ve yetimleri beslerdi. Medine'de zengin-fakir, dost- düşman,
gelen herkese açık namütenahi misafirperver, cömert ve ikramkârdı. Her taraftan
çok sayıda insan gelirdi. Rasûlüllah onları ağırlar, bizzat kendisi hizmet
ederdi. Kimse ondan bir şey almadan geriye dönmemişti. Evde konuk bulunduğunda,
Resûlullah sık sık kalkarak konuklarının rahatını kontrol ederdi. Sahabe
arasında en fakir ve muhtaç kesim Ashabı Suffe idi. Bunlar, ashabın daimi
misafirleriydi. Ancak, çoğunlukla Resûlullah’ın misafiri olurlardı.
©
Peygamberimizin
misafiri hiç eksik olmazdı. Uzaktan yakından pek çok misafiri gelirdi. Bazı
devlet ve kabilelerden özel ve resmi heyetler gelir, günlerce kalırlardı.
Peygamberimiz bu misafirlerle bizzat ilgilenir, ağırlar, hizmetlerini görürdü.
Onun misafirperverliği yalnız müslümanlara mahsus değildi. Sınıfı, dini ne
olursa olsun tüm insanlar buna mazhar idi. Müşrikler ve yahûdiler hep onun misafiri
olmuşlar ve hiçbir ayırıma tabi olmaksızın ağırlanmışlardır. Habeşistan'dan bir
hıristiyan heyeti geldiğinde, Resûlullah, onları kendi evinde ağırlamış ve
bizzat kendisi hizmet etmiştir. Sahâbeler,
"Siz bırakın, yâ
Resûlallah, hizmeti biz görürüz" dediler. Peygamberimiz, "Onlar
daha önce bizim arkadaşlarımıza ikram etmişlerdir. Şimdi ben de bu
hizmetlerinin karşılığını vermekten zevk duyuyorum." buyurdu.
©
Tâif’ten
gelen Sakîf heyetini, mescitte misafir etti, ağırladı. Yine hizmetlerini
kendisi gördü. Daha sonra onlar hep beraber müslüman olarak yurtlarına
döndüler.
©
Bazen,
öyle olmuştur ki, misafirleri evde ne var, ne yok her şeyi yemişler, Resûlullah
ve ailesine yiyecek hiçbir şey kalmamış ve aç yatmak zorunda kalmışlardır. Bu,
Resûlullah’ın hayatında çok görülen olaylardandı. Bir seferinde uzaktan gelen
bir misafir Efendimizin evinde gecelemektedir. Akşam yemeği olarak da sadece
biraz keçi sütü vardır. Misafir hepsini içer. Kendilerine hiçbir şey kalmadığı
için Peygamberimiz ve ailesi geceyi aç geçirirler. Şikâyet etmezler.[5]

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder