Hanımlarının yanına toplandığı bir gün kızı Hz. Fâtıma da
babasını ziyarete geldi. Nebî (sav), ona, “Merhaba kızım!” dedi ve onu
yanına oturttu. Resûlullah o esnada Hz. Fâtıma’ya iki şey fısıldamıştı. O,
birine ağlamış, diğerine gülmüştü. Hz. Âişe, Resûlullah’ın vefatından sonra Hz.
Fâtıma’ya bunun nedenini sormuş, o da, o sırada babasının kendisine, “Cibril her sene bir defa gelerek Kur’an’ı
benimle birlikte okurdu, bu sene iki defa geldi. Bunu da kendi ecelimin
gelişine yoruyorum. Ailemden bana ilk katılacak sensin. Ben senin için ne iyi
bir selefim.” demesi üzerine ağladığını ve “Sen mümin kadınlarının yahut bu ümmetin kadınlarının hanımefendisi
olmaya razı değil misin?” demesine de güldüğünü söylemiştir. (M
Müslim, Fedâilü’s-sahâbe, 99) Gerçekten de Hz. Fâtıma, babasının âhirete
irtihalinden altı ay sonra vefat etmiştir. (İbn Sa’d, Tabakât, VIII, 28)
Babasının bu durumuna çok üzülen Hz. Fâtıma yüksek sesle,
“Vay babamın ıstırabına!” demişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Kızım,
bugünden sonra babanın hiç ıstırabı kalmayacak, (B4462 Buhârî,
Megâzî, 84) kıyamete kadar hiçbir canlıyı bırakmayacak olan ölüm,
babana yaklaşmıştır.” dedi. (İbn Mâce, Cenâiz, 65)
Efendimizin vefatı herkesi çok sarstı ama bundan en çok kızı
Fâtıma etkilendi. Öyle ki, o,
“Ey Rabbin davetine icabet eden babam! Ey
Cennetü’l-Firdevs’te makamı olan babam! Ey Cibril’e ölümünü haber verdiğimiz
babam!” diyerek hüzün ve kederini dile getirmişti. Defnedildikten sonra ise Hz.
Enes’e, “Ey Enes! Derin bir bağlılıkla sevdiğiniz Resûlullah’ın üzerine toprak
saçmağa gönlünüz nasıl razı oldu!” diyerek yüreğindeki acıyı dillendirecekti. (Buhârî,
Megâzî, 84) Hanımı Ümmü Seleme ise üzüntüsünü, “Kazma seslerini duyuncaya
kadar Resûlullah’ın (sav) vefat ettiğine inanamadım.” diyerek ifade edecekti. (Muvatta’,
Cenâiz, 10)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder