SORU:
EFENDİMİZ (SAS), ADETLİ BAYANLARDAN TİKSİNME HATASINDA BULUNANLARA BU DAVRANIŞIN DOĞRU
OLMADIĞINI YAŞANTISIYLA NASIL GÖSTERMİŞTİR?
Hz. Âişe diyor ki: “Ben âdetli iken bir şey içer sonra onu
Peygamber’e (sav) uzatırdım da ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyarak
içerdi. Yine ben âdetli iken etten bir parça ısırıp kalanını Peygamber’e (sav)
ikram ederdim de ağzını tam benim ağzımın değdiği yere koyarak ısırırdı.”
( Müslim, Hayız, 14; Ebû Dâvûd, Tahâret, 102)
Peygamberimiz âdetli eşinin
dokunduğu gıdalardan tiksinmemiş ve Hz. Âişe’nin ısırdığı etin devamını yerken
veya içtiği suyun kalanını içerken tam da onun ağzının değdiği yere ağzını
getirerek bütün bunların anlamsızlığını göstermek istemiştir. (Ebû Dâvûd,
Tahâret, 102; Nesâî, Tahâret, 56)
Kadını sadece âdet gördüğü günlerde
hor ve pis görmekle yetinmeyip sonrasındaki yedi günü de sakıncalı ilan eden
Yahudi geleneğinde, âdetli kadının bedeni kadar kullandığı eşyalar da kirli ve
yasaklı sayılmaktadır. (Kitâb-ı Mukaddes, Levililer, 15/19-30)
Aybaşı hâlinde iken eşine dokunmayan, onunla birlikte yemek yemeyen ve aynı
yatakta yatmayan Yahudi erkekleri, Peygamberimizin ashâbını da şaşırtmıştır.
“Biz de onlar gibi belirli günlerinde eşlerimizden tamamen uzaklaşmalı mıyız?”
diye sorduklarında, Allah Resûlü, cinsel beraberlik dışında günlük
yaşantılarını aksatmaya gerek olmaksızın diledikleri her şeyi yapabileceklerini
söylemiştir. (Müslim, Hayız, 16; Ebû Dâvûd, Tahâret, 102) Aynı
şekilde kendisine gelerek âdetli bir kadınla aynı sofrayı paylaşmanın hükmünü
danışanlara, “Onunla beraber yemek
yiyebilirsin.” buyurmuştur. (Tirmizî, Tahâret, 100; İ İbn Mâce,
Tahâret, 130; Dârimî, Tahâret, 107)
Diğer taraftan Peygamber Efendimiz,
âdetliye dokunmama gibi rencide edici bir tavrı kesinlikle reddetmiştir. Ümmü
Seleme annemizle birlikte yatarlarken âdet dönemi başlayan annemiz yavaşça
kalkıp uzaklaşınca durumu fark eden, onu yanına çağırıp aynı kadife örtünün
altında geceyi geçiren Peygamberimizdir. ( Buhârî, Hayız, 4; Müslim, Hayız, 5) Aynı şekilde Hz.
Âişe’nin, “Resûlullah, eşlerinden biri
âdetli iken de tenine dokunurdu.” diyerek özel anlarını anlatması, (
Buhârî, Hayız, 5; Müslim, Hayız, 1)
âdetli kadının pis olmadığını herkese duyurmak amacıyladır.
Aynı şekilde Resûlullah’ın
kendilerine necis muamelesi yapmaksızın günlük hayatını devam ettirmesine
alışık olan Meymûne validemiz, saçı başı dağınık bir vaziyette dolaşan ve eşi
âdetli olduğu için kendisine dokunmadığını söyleyen Abdullah b. Abbâs’a, “Hay evladım, âdetin el ile ne ilgisi
olabilir!” demiştir. (İbn Hanbel, VI, 332; Abdürrezzâk, Musannef,
I, 325)
Kadının âdet günlerinde Rabbiyle
buluşması yasaklı ve murdar bir bedene sahip olmadığını gösteren en güzel
örneklerden birisi de Peygamberimizin âdetli eşine yaslanarak Allah kelâmı
okumasıdır. Âişe annemiz, “Resûlullah
ben âdetli iken başını kucağıma koyup Kur’an okurdu.” ( Buhârî,
Hayız, 3; Müslim, Hayız, 15) derken, Meymûne annemiz bu durumun Resûl-i
Ekrem’in diğer eşleri için de geçerli olduğunu anlatmaktadır. ( Nesâî,
Hayız ve istihâze, 19) O hâlde Müslüman’ın her anını kuşatan zikir ve
duadan âdetli olan bir kadının mahrum kalması yani Kur’an’dan kopması söz
konusu olamaz.
KAYNAK:
HADİSLERLE İSLAM- D.İ.B. YAYINLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder