CEVAP:
Sevgili
Peygamberimiz, vaktinin çoğunu ashâbıyla birlikte geçirir, özellikle sabah
namazlarından sonra onlarla oturup sohbet ederdi. Bu sohbetlerde gece görülen
rüyalardan bahsedilir ve zaman zaman bu rüyalar tabir edilirdi. Çünkü her toplumda
olduğu gibi, Resûl-i Ekrem’in yaşadığı toplumda da rüyalar ilgi çekiyordu.
Rüyaların insanlara bilmedikleri konularda ve özellikle gelecek hakkında
bilgiler verdiğine inanılıyordu. Dolayısıyla Allah Resûlü rüyalar üzerinde
durma ihtiyacı hissediyordu. Genellikle “Bu
gece aranızda rüya gören var mı?” diyerek söze başlardı. (Buhârî,
Cenâiz, 93) Ashâbdan rüyasını ona tabir ettirenler olurdu. Peygamberimiz
rüyaları tabir ederken insanları hayra teşvik eden, doğru yolu gösteren, onları
eğiten yorumlar yapar ve rüyaların daima hayra yorulmasına isterdi. (Dârimî, Rü’yâ, 13)
O
dönemde toy bir delikanlı olan Abdullah b. Ömer, Hz. Peygamber’e rüyalarını
yorumlattıran insanlara imrenerek, âdeti olduğu üzere Peygamber’in mescidinde
kaldığı bir gece kendi kendine şöyle demişti: “Eğer sen iyi bir adam olsan, bu kişilerin gördüğü gibi sen de rüya
görürsün.” Ardından “Allah’ım,
eğer ben iyi bir adamsam, bana öyle bir rüya göster de, onu Resûlullah benim
için tabir etsin!” diye dua ederek uykuya daldı. Uykusunda ellerinde
demir sopa bulunan iki melek yanına gelmiş, onu cehenneme götürmüşlerdi. Bu
sırada, korku içerisinde ‘Allah’ım cehennemden sana sığınırım’ diyerek dua
etmeye başlayan Abdullah’ın karşısına çıkan bir başka melek ona “Korkutulmayacaksın. Sen ne iyi insansın! Keşke
biraz daha fazla namaz kılsan!” demişti. Sonra iki melek onu etrafı kuyu
gibi duvarlarla örülmüş cehennemin kenarına kadar götürmüş, Abdullah, orada
aralarında Kureyş’ten bazı insanların da bulunduğu kimselerin baş aşağı
zincirlerle asılmış olduklarını görmüştü. Sonra melekler onu oradan alıp sağ
tarafa doğru götürmüşlerdi. Abdullah b. Ömer bu rüyasını ablası Hafsa aracılığı
ile Resûlullah’a iletti. Hz. Peygamber de, meleklerin rüyasında onun için
söylemiş olduğu “Abdullah ne iyi insan!
Keşke biraz daha fazla namaz kılsa!” sözünü tekrarladı. Böylece Hz.
Peygamber’e rüyasını tabir ettirme arzusuna kavuşan ve onun, hayra teşvik eden
yorumunu dikkate alan Abdullah, o günden itibaren gece namazlarına devam etti. ( Buhârî, Ta’bîr, 35, 36)
Sevgili
Peygamberimiz, zaman zaman kendi rüyalarını da ashâbıyla paylaşırdı. Rüyalarını
onlar için tabir eder, kimi zaman bilinmeyen âlemden, cennetliklerin ve
cehennemliklerin hallerinden, insanların âhiretteki durumlarından haber vererek
onları uyarırdı. (Buhârî, Ta'bîr, 48) Bir defasında rüyasında kendine
ve arkadaşlarına hurma ikram edildiğini görmüş ve bunu dünyada yükselmeye, âhirette
güzel sonuca erişmeye ve dinin tekâmül ettiğine yormuştu. ( Müslim, Rü’yâ, 18) Bir rivayete göre de ilk
vahiylerin geldiği sırada kendisine yol gösteren ama erken ölen Varaka b.
Nevfel’i beyaz bir elbise içinde görmüş ve bunu onun cennete girdiği şeklinde
tevil etmişti. ( Tirmizî, Rü’yâ, 10) Allah Resûlü
yine rüyasında insanların kiminin üzerinde kısa, kiminde ise uzun gömlekler
görmüş, bunu o kişilerin dinî hassasiyetlerine bağlamıştı. (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe,
15) Bir gün de rüyasında kendisine bir tas süt getirilmiş, bu
sütten içtikten sonra onu Hz. Ömer’e vermişti. Hz. Peygamber, rüyasındaki bu
sütün, bilgiyi simgelediğini belirtmişti. ( Müslim, Fedâilü’s-sahâbe,
16) Rüyasında bir ev gören ve bu evin gördüğü en güzel ev
olduğunu anlatan Peygamber Efendimiz, sonra bunun şehitlere ait olduğunu
bildirmişti. ( Buhârî, Cihâd, 4)
Hz. Peygamber’in
bazı sahâbîleri de rüya tabir ederdi. Hz. Âişe rüyasında odasına üç tane ay
düştüğünü gördüğünde, bunu babası Ebû Bekir’e anlatmıştı. Resûlullah vefat edip
de onun odasına defnedilince, Hz. Ebû Bekir ona: “Rüyanda gördüğün ayların biri
ve en hayırlısı işte bu!” demişti. (Muvatta’, Cenâiz, 10)
KAYNAK:HADİSLERLE
İSLAM-D.İ.B. YAYINLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder