SORU
: ADETİ 10 GÜNDEN FAZLA SÜREN BAYANLARA,
ALLAH RASÛLÜ (SAS) NE YAPMALARINI ÖNERİRDİ?
Âdet ve nifas dönemleri dışında
herhangi bir hastalık sebebiyle rahimden gelen kanamalar da kadınlara ait özel
hâller arasında yer alır. Bir yaranın durmadan kanaması ya da burundan devamlı
kan gelmesi gibi değerlendirilmesi gereken bu özür durumu, “istihâze” olarak
adlandırılır. Bugün olduğu gibi Peygamberimiz zamanında da kanaması âdet
dönemini aşarak uzayıp giden hanımlar vardır. Allah Resûlü’ne gelerek özel
hayatlarına dair en hassas konularda bile danışmaktan çekinmeyen bu sahâbî
hanımlar sayesinde, istihâzenin gereklerini öğrenebiliyoruz.
Özürlü bir kadın için yapılması
gereken ilk iş, istihâze kanı ile âdet kanının ayırt edilmesidir. Bu adımda
Peygamberimiz, “Kan âdet kanı olursa
rengi siyah (koyu) olur ve böyle bilinir. Bu durumda namaz kılmayı bırak. Ama
başka renkte bir kan olursa abdest al. Çünkü bu, damardan gelen bir kandır.”
buyurarak yol gösterir. (Ebû Dâvûd, Tahâret, 115; Nesâî, Tahâret, 138)
Hastalık sebebiyle kanaması uzamadan önce düzenli olarak kaçar gün âdet
gördüğünü bilen kadın, ibadet hayatını bu bilgiye göre düzenler.
Âdet günleri sona erdiği hâlde
kanaması bitmeyen bir kadın, âdetinin bitiminde mutlaka gusül abdesti
almalıdır. (Buhârî, Vudû’, 63; Nesâî, Hayız ve istihâze, 6) Daha
sonra devam eden istihâze kanı artık guslü değil sadece abdesti bozar.
Dolayısıyla Peygamberimizin tâbiriyle, “hasırın
üstüne damlayacak kadar çok bile olsa” özür kanı namaza engel değildir. (Nesâî,
Tahâret, 121; İbn Mâce, Tahâret, 115) Nitekim Peygamberimizin eşi
Zeyneb’in kardeşi olan Ümmü Habîbe bnt. Cahş, “Yıkandığında kanın kırmızılığı
suyun yüzüne çıkardı.” diye anlatılacak kadar yoğun kanamasına rağmen bizzat
Allah Resûlü’nün emri ile âdet günleri dışında namazlarını terk etmemiştir. (Müslim,
Hayız, 64; Ebû Dâvûd, Tahâret, 110)
Namaz gibi önemli bir ibadeti
bırakması istenmeyen özür sahibi kadın, oruç tutmak, tavaf etmek, mescide
girmek, Kur’an okumak ve eşiyle birlikte olmak gibi hususlarda da özgürdür. (Dârimî,
Tahâret, 84; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, I, 436)
KAYNAK. HADİSLERLE İSLAM- D.İ.B. YAYINLARI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder